Nedense, genlerimizde bir tembellik nakış bulduğu içinimidir bilmiyorum ama, lüzum arz eden her meseleyi son dakikaya bırakma eğilimi içindeyizdir. Son günü taşıt pulu yatırmaya gittiğinizde metrelerce uzayan kuyruğa bakarak içinizden “yahu bizim milletimizde her şeyi en son güne bırakır” diye serzenişte bulunuyorsanız. Faturalarınızı hep en son gün, son saatte, yine onlarca kişilik kuyrukların peşine takılıp sefil olduktan sonra yatırabiliyorsanız. Telaşa mahal yok. Sizde bizdensiniz. Bu sebeple doğum günü partilerine giderken hediyesini yoldan alır, milli piyango almak için aralığın yirmi dokuzunu bekleriz. Hele ki sevgililer günü. Hediye almanız ve bunu, bu işe zaman ayırarak, iyice araştırıp düşünerek yapmanız gerektiğini kendinize tekrar ede ede şubatın on dördü sabahı her hangi bir saatçiye girip, acele ile bir şeyler almaya çalışırsınız ve bunu yaparken içinizden inşallah sevgilinizin de alacağı hediyeye fazla özen göstermemesi doğrultusunda, mahçup olma korkusu ile dualar eder el açarsınız. Yine de her sene sevgililer günü hediyesi alma işini son dakikaya bırakır, uslanmazsınız.
What do you think?