Sanki daha dünmüş gibi yakın, annemin pazardan aldığı teneke oyuncak polis arabası ile oynadığım günler ama değil. Tam 38 yıl önceydi. Daha küçük, dört yaşında, kocaman hayal dünyasında oyuncaklara bambaşka biçimler, anlamlar veren bir çocuktum. Değişmeyen tek şey, merak, merakım. Evde sökülmedik içi açılmadık saat, küçük ev eşyası, oyuncak bırakmamış, içi açılamayan, içini açamadığım şeylere karşı büyük bir kin besler olmuştum. Anne ve babam için bu hem konu komşu, dost eş akraba ile sohbet sırasında değinilebilecek bir konu, hemde evde elinde tornavida ile her yeri, her eşyayı, eline geçen veya gözüne kestirdiği her farklı ilgi çekici nesneyi sökmeye, parçalara ayırmaya meraklı bir minik usta olduğu için büyük bir sorun oluyordu. Hiç unutmuyorum, babamın yetmiş li yıllarda sahip olduğu, İsviçre deki amcamın hediyesi ve gençlik zamanlarında trend olan büyük kocaman ve ilginç bir kadran sistemi olan kol saatini büyük fırçalar ve bazen ufak hakaretlere kadar varan sinir nöbetlerine rağmen merakıma karşı koyamayıp, on yada on beşinci denemede evin bir köşesinde gizli gizli açmayı nihayet başarıp, içerisindeki, söktüğümde tekrar yerine takması imkansız olduğundan benim için hiç bir anlam ifade etmeyen zemberekleri ve onlarca küçük, birlikte hareket eden minik çarkları görünce hayal kırıklığına uğramıştım. Benim daha dört yaşında, minik küçük ellerimle ve tabii en büyük yardımcım, üçüncü elim olan tornavidam ile çıktığım mekanik seyahatlerin sadece birinde yaşadığım, yaşım gibi küçük hayal kırıklığının, babamın çok değer verdiği İsviçre saatini adeta başıboş vahşi hayvanlar tarafından parçalanmış gibi darmadağın gördüğünde yaşadığı ile mukayesesi bile olamazdı tabii. Benim için zafer anlamına gelen, benden köşe bucak saklandığı için her seferinde bulmak amacı ile kafa patlattığım İsviçre saatini sökebilmek, maalesef beklediğim kadar rahatlatamamış, içimdeki keşif, buluş alevini söndürmek bir yana, küçük bir rüzgar dahi olamamıştı.
Ama olsun, beni ve sadık yardımcım tornavidamı yeni, bilinmez maceralar bekliyordu.
What do you think?