En sevdiğim oyuncak
En sevdiğiniz oyuncak hangisidir? Oyuncaklarla ilginiz kalmadı ise bile, yani en son 15 yıl evvel bir oyuncak ile ilgilendim diyecek yaşta iseniz, çocukluğunuzda en sevdiğiniz oyuncağın hangisi olduğunu hatırlamaya çalışın. Annenizin pazardan aldığı patiska giydirilmiş bir bez bebek mi? Dayınızın Almanya dan getirdiği ve duvarlara çarpınca geri dönen, o zamanların olağanüstü, şaha ne icadı olan kendi kendine hareke edebilen arabanız mı? Babanenizin ördüğü, el örgüsü bebeğiniz mi? Benim bu soruya cevabım misket olurdu. Evet misket. Daha doğrusu misketler. Bir peynir tenekesi dolusu misket dersek gerçeğe en yakın ortalamayı vermiş oluruz zannımca. Toplamak için koca bir yaz uğraştığım misketlerimin içinden özel olanları seçip odamın camının kenarına dizerek izler, onlar ile aynı odada uyuduğum için huzur duyardım. Bir süre sonra hiç kimse sizin kadar iyi bir misket oyuncusu ile oynamak istemediğinden, başarının getirdiği yalnızlıkla baş başa kalıyorsunuz maalesef. Bu da çocuk olmanın verdiği heyecan ile misketleri yumul yapmama ( bkz. bedava dağıtmak, hibe etmek ) neden olmuştu. Amcamın yaşça benden büyük olan oğlu gelip te tenekenin kalan yarısını elimden çekip alana kadar kömürlüğün ( siyah ve katı bir yakıt olan kömürün depolandığı evin dışındaki alan ) altı camdan septiğim misketler ile kaplanmıştı bile. Mahalledeki çocuklar ceplerini çoraplarını, poşetlerini ve pantolonlarının içine soktukları tişörtlerini misketlerimle doldururken onları izliyor, asıl cephanem olan avcı misketlerimi sağ cebimde, avucumun içinde sıkıyordum.