Glow çubuk bile astım
Ben de biliyordum glow çubuk ile süslü kocaman bir salon tutmasını ama, el de ki imkanlar bu kadar dı. Bende bilirdim yare menekşe götürmesini, lakin dostlar açtı, yedik menekşe parasını der ya hani şair dizelerinde. Benimki de öyle bir hal işte. Elimden gelenin en iyisi bu. Üstelik, tüm salon süslemelerini de kendi ellerimle yaptım. Daha ne olsun. Burada verilen bir emek var, bu neden hiç dikkate alınmıyor ki? Anlamak güç. Semih sevgilisine, doğum günü için büyük ve pahalı bir kafeyi kapatmış. Olabilir. Benim imkanlarım buna yetiyor. Belki kocaman pahalı şeyler yapamıyorum ama çok seviyorum. Gerçekten seviyorum. Bu neden yetmiyor ki? İşte aşık, gerçek seven böyle bezdirilir canından. Neymiş? Neden balonların üzerinde ismi yazmıyor muş? Neden garson ve hizmetlerin üstündeki kıyafetlerin göğüs kısmında adı ve yeni yaşı pembe harfler ile yazılı değilmiş? Parti sonrası için neden yakın dostlar ile boğazda gezilebilmesi için bir tekne, bir yat, bir şeyler ayarlamamamışım? Öyle ya, insan sevgilisinin doğum günü için bütün yıl çalışıp para biriktirmeli, hazırlanmalı. Hatta yemek paralarını bile, öğle yemeklerini evden götürerek harcamamalı. Arabayı satıp, her yere minibüs ile, hatta mümkün ise yürüyerek gitmeli. Hiç olmaz ise bütün tavana astığım glow çubuk lar ile ilgilenseydin. O kadar emek verdiğim, kendi ellerimle, tam altı gün uğraşarak, tarifine internetten, youtube den bakarak, ancak üçüncü seferde başarabildiğim çikolata, kahve ve karamelli, yirmi kişilik pastanın bir tadına baksaydın. Arkanı dönüp, o kadar konuğun, işini gücünü bırakıp sürpriz partine katılmak için Ankara dan, İzmir den, gelen, elliyi aşkın misafirin önünde beni öylece bırakıp, çekip gitmeden önce.
What do you think?