Yeni bir şeyler görmek istediğimde, yeni bir ürün, farklı bir teknoloji, ilginç bir gereç görmek istediğim zaman bende bütün diğer gereken gibi internete bakıyorum. Dünyanın neresinde ne olmuş anında öğrenmek ve en son teknolojik değişimleri takip etmek için en hızlı ve bilgiye ulaşmak için en rahat, pratik yol bu artık. Zaman zaman internet ile münasebetlerin biraz abartıldığını da düşünmüyor değilim hani. Caddeler, sokaklar ve toplu taşıma araçları dolusuyla insan ve özellikle gençler hep kafaları bir yerde, aşağıya doğru bakarak geziniyorlar. Aslında beni ürküten, bunun bir gelişime, bir kazanıma benzememesi. Gelişiyoruz, teknolojiyi daha verimli kullanıyoruz derken başka şeyleri kaybediyor olabilir miyiz? Bütün bir hayatı kabaca 6 inc ekrana sığdırmanın sağlıklı sonuçları olmayabilir ama bunu şimdiden kestirmek güç. Buraya kadar yazdıklarımı okuyanların büyük bir kısmı, görsel anlatımın zengin ve favori olduğu, durum belirtmek gibi çok basit eylemlerin bile resimler ile tamamlandığı sosyal medya ve online hayata aşina olduğunu tahmin ediyorum. Belki içinizden birkaçı hakkımda “dinozor” nitelendirmesi yapıp, benim gelişime ve ilerlemeye karşı tutucu ve korkak bir tavır sergilediğim durumunu bu şekilde özetlemeye çalışabilir. Bilmenizi isterim ki bu yazıyı 6 inc bir telefonun ekranındaki sanal klavye aracılığı ile kaleme alıyor, düşüncelerimi ve değerlendirmelerimi size, mobil ortamdan aktarıyorum. Burada vurgulamak istediğim, bu ekrana ve bu ortama hayatımızdan, tek değişmez kaynağımız olan zamanımızdan ayırdığımız payın, her geçen gün daha da arttığı. Son sözü her zaman hayat söylediğine göre ve teknolojinin zaman kaybı olmaya başladığı fikrini çok saçma bulanlar oldukça büyük çoğunlukta olduğuna göre, her zaman en iyisini bilen gençleri gençlik konusunda eline su bile dökemeyecekleri biri ile, 3,5 yaşındaki oğlum ile durum karşılaştırması yapmaya davet ediyorum. Kendisinin hayata karşı hırsı, yaşama açlığı ve öğrenme isteği şu an zirvede ve hayatın kendisini kamufle edemeyecek kadar, hırslarını, isteklerini yalın bir şekilde ortaya koyacak şekilde hareket etmeye programlanmış bu organizma, elimde telefon görmek istemez, ne zaman elime telefon alsam, baba hadi oynayalım diyerek bana zorla bıraktırır yada türlü bahaneler yaratır. Bence doğru olan da bu.
What do you think?